Çocuklarınıza Bağırmayın!

“Bağırmak” Çözüm Değil!

Çocuklarına söz geçirememekten yakınmayan bir aile var mıdır? Çocuklarınız, ayaklanıp dillenince, kendilerini dünyanın hâkimi sanıp başta aile büyükleri olmak üzere çevrelerindeki herkese meydan okumak isterler. Onlara iyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı öğretmek için öncelikle sabır ve soğukkanlılık gerekli. Çocuklara disiplin uygularken hatalardan kaçınmalısınız. Hatalar neler mi?

Yetişkinleri çileden çıkarmayı bilirler!

Çocuklar, yetişkinleri çileden çıkarmakta ustadırlar. Bazen öyle şeyler yaparlar ki, büyüklerin sabrı bir anda tükenir ve avaz avaz bağırmaya başlarlar. Evet, hepimiz çocuklarımızın karşısında çaresiz kalınca, kurtuluşu bağırmakta buluyoruz. Ama hemen belirteyim, ebeveynin bağırması, çocuğu istenmeyen hareketleri yapmaya yönlendirir. Siz ona bağırdıkça o da inatla, sizi kızdırmaya devam eder. Ve bu zıtlaşmadan o küçücük haliyle büyük zevk alır. Ailesine meydan okumak, çocuğun kendine güvenini artırır.

Bazı aileler, çocuklarına bağırmak için fırsat kollarlar. Çocuklarının birer robot gibi büyüklerin istekleri doğrultusunda hareket etmelerini beklemek çok yanlıştır. Ama bu yanlışı ailelerin büyük bir çoğunluğunun sık sık tekrarladıkları da bir gerçek.

Çocuğun oyuncaklarını toplamasını istemek için bile ona “Şu oyuncaklarını toplasana!” diye avaz avaz bağırmanın hiç bir anlamı yoktur. Çocuk bu bağırışlardan hem gizli gizli zevk alır, hem de içindeki isyan duygusu birden tetiklenir.

Çaresizlik yetişkinlere hata yaptırabilir!

Peki, ama aileler çocuklarına neden bağırıp dururlar? Uzmanlara göre, yetişkinler çocukların karşısında kendilerini çaresiz hissettikleri için bağırma yolunu seçiyorlar. Bu da yetişkinlerin kendilerini savunmak için seçtikleri bir yol. Ve tabii yanlış bir seçim… Çaresizlik öfkeyi yaratır, öfkenin dışa vurumu ise bağırmaktır. Bağırmakla bir sonuç elde edilemeyeceğini ise öfkelenen büyükler bir türlü kabul etmezler. Bağırışların dozu arttıkça, durum daha da kötüye gider.

Bu arada bir noktaya değinmek istiyorum. Çocuklar istenmeyen, hoş olmayan bir hareket yaptıkları zaman genellikle yetişkinler bunların kendilerine karşı yapılmış bir hareket olduğunu düşünürler. Öfkelenip avaz avaz bağırmalarının en önemli nedeni de budur. Bir anda çocukla annesi birbiriyle savaşan iki düşman ordu kimliğine bürünür. Aile bağırarak savaşı kazanmak ister, çocuk bağırışlardan etkilenmediğini, zaferi kendisinin kazanacağını düşünerek, ailesini kızdıran hareketi tekrarlamaya başlar.

Kötü alışkanlıklardan kurtulmak için…

Bağırıp çağırmanın hiç bir şeyi değiştirmediğini anlayan ailenin, bu alışkanlığından vazgeçmesi mümkün mü? Elbette mümkün. Ama bir insan “Bağırmayacağım” deyip de, bu alışkanlığından hemen vazgeçemez ki. Karşı tarafta, kurnazca, istediğini yapmayı başaran bir çocuk vardır. Onun karşısında yenik duruma düşmek de aileyi endişelendirir.

Çocuklara her fırsatta bağırmanın yanlış olduğunu anlayan bir aile, sabır, kararlılık ve denemeler sayesinde kendini değiştirebilir. Ama bunu bir gün içinde başarması elbette imkânsızdır. Her şeyden önce, ailenin kendini iyi tanıması gerekir. Eğer düzenli olarak çocuğunuza sesinizi yükseltiyorsanız, kendi hayatınızı gözden geçirin. Çocuğunuza gerçekten kızdığınız için mi bağırıyorsunuz, yoksa başka sorunlarınızın acısını farkına varmadan çocuğunuzdan mı çıkarıyorsunuz?

Annelerin çocuklarına bağırmalarının arkasında, annenin hayatındaki olumsuzluklar, sıkıntılar yatabilir. Şimdi sizin yapmanız gereken şey, çocuğunuza bağırdığınız zamanlar, içinde bulunduğunuz ruh halini saptamak.

Gerçekçi yaklaşım yeterli olur!

Biliyorsunuz, çocuklar insanı bazen zorlarlar. Biraz çocuğunuzun o hareketi neden yaptığını anlamaya çalışmalısınız. Olaya bir de çocuğunuzun gözleriyle bakmayı deneyin. Ve tabii, çocuğunuzu iyi tanımaya da çalışmak zorundasınız. Çocuğun bazı hareketleri neden yaptığını anlamak o kadar da zor değil. Her çocuğun farklı bir kişiliğe sahip olacağını unutmayın. Çocuğunuzun davranışlarını gerçekçi bir gözle değerlendirin. Çocuğun neleri yapabileceğini neleri yapamayacağını bilirseniz, ona boş yere bağırmazsınız.

Neden öfkelisiniz?

Çocuğu yüksek sesle azarlamak, ya da bağırarak bir şeyi yapmamasını söylemek çocuk üzerinde olumsuz etki yaratabilir. Hele küçük yaştaki çocukları bu tür uygulamalar korkutabilir. Çocuğun kendine güveninin sarsılması, birden kendini çaresiz ve yalnız hissetmesi, onun sosyal bakımdan gelişmesine zarar verir. Sık sık tekrarlanan bağırmalar, azarlamalar, çocuğun ailesine karşı kendini savunmaya çalışmasına ve de ondan belki de nefret etmesine neden olur.

Bir çocuğun annesinden nefret etmesi, onun yaşam boyu çevresindeki kişilere karşı düşmanca duygular beslemesine yol açabilir. Çocuk kendini korumak için bazı önlemler alacaktır. Örneğin annesi bağırmasın diye ona yalan söylemeyi akıl eder. Gerçekleri gizlemeye çalışır. Küçücük dünyasının kapılarını kapatıp, büyüklerini dünyalarına almamayı denerler. Çocuklarınıza bağırmaya başlarken, bunları iyice düşünün. Yaptığınız hatanın sonuçlarına katlanmayı göze alın. Ve tabii, hiçbir suçu olmayan çocuğun da sizin hatanız yüzünden sorunlar yaşamasına izin vermeyin.
Eğer çocuğunuza bağırdıktan sonra hata yaptığınızı fark ederseniz, hiç çekinmeden ondan özür dileyin. “Şu anda kendimi çok kötü hissediyorum. Önce kendimi toplayayım, sonra seninle güzel güzel konuşuruz” şeklinde bir açıklama çok yararlı olur. Hem siz öfkenizi bastırırsınız, hem de çocuk önemsendiğini fark eder. Çocuk, kendisine değer verildiğini anladığı zaman, küçücük aklıyla kendine çeki düzen vermesi gerektiğini anlar.

Çocuğunuza bağırdığınız zaman, derin bir soluk alıp, “Ben neden öfkeliyim?” sorusunu kendinize sorun. Vereceğiniz cevabın bazı zamanlarda çocuğunuzla ilgisi olmadığını göreceksiniz.

Alıntıdır.