Okul Öncesi Dönemde Çocuğun Gözüyle Dünya

Erken çocukluk dönemi olan 2-6 yaş dönemini inceleyeceğimiz bu yazımızda çocuğun öncelikle bilişsel, duygusal ve toplumsal gelişimine değineceğiz. Fiziksel özellikleri açısından 2 yaşındayken 75 cm, 12kg olan bir çocuk 6 yaşına geldiğinde 106 cm, ve 20kg’a ulaşarak hızlı bir gelişim sergilemiştir. Bu dönemde çocuk kendi başına yeme, giyinme, tuvalete gitme, düğme ilikleme, ve ayakkabı bağını bağlama becerilerini edinir. Uyku düzeni kazanır ve tuvalet eğitimini edinir. 2 yaşındayken yaklaşık 50 sözcükten oluşan kelime dağarcığı erken çocukluk dönemi sonunda 20 bin kelimeye ulaşmıştır. Bu dönemde bireysel süreçte özerklik ve bağımsızlaşma gerçekleşir. Bilişsel anlamda çocuk çevredeki düzeni kavrar, insanları ve nesneleri sınıflandırır. Ahlaki düzeyde ise iyi ve kötü kavramlarını geliştirir.

Çocuğun gelişimini incelemiş kuramcılardan J. Piaget çocuğun gelişimini bilişsel ya da zihinsel gelişimi olarak ele alırken ahlaki gelişimine de yönelik bir kuram oluşturmuştur. Piaget’nin kuramında erken çocukluk dönemi İşlem Öncesi Dönem’i yansıtır. Bu dönemde çocuk dünyayı kavramsal (zihinsel simgeler) olarak tasarlayabilir; resim ve dil becerisinin gelişiminde kendini gösterdiği şekilde simgesel olarak nesneleri anlayabilir, yaratabilir ve kullanabilir. Taklit, simgesel işlev anlayışını geliştirme yöntemi olarak sıkça kullanılır. Bu dönemde düşünce mantık dışı ve anlık görünür ve koşullara bağımlıdır. Bilgi sistemli olarak işlenmez. Çocuk belirli bir durumun aynı anda tek bir yönünü ele alabilir. Duruma odaklanır ve zaman üzerinden gelişen süreci unutur. Çocuk bencil değil ancak benmerkezcidir. Olayların ve durumların başlıca sebebi ve aktörü olarak kendini görür. Oyunları daha çok başka çocuklarınkine paraleldir. Henüz oyunlarında işbirlikçi bir katılım ve ortak amaca yönelik adanmışlık sergilemez. İlişkiler somut olduğu ölçüde kavranır. Neden sonuç ilişkisi zayıftır.

Yine Piaget’nin bakışında bu dönem aynı zamanda Ahlaki Gerçekçilik (2-7 yaş) dönemidir. Uymakta güçlük çekilebilir; ancak kurallar sabit ve uyulması zorunludur. Kurallar tam olarak anlaşılmasa da onları çiğnemek ya da değiştirmek yanlıştır. Doğru ya da yanlış karşılıklı birbirini dışlar. Doğru ya da yanlışı başkalarının da aynı şekilde gördüğünü düşünür. Birinin kötü ya da daha iyi olduğunun kararı, verdiği zararın büyüklüğüne göre değerlendirilir. Başkalarının davranışları değerlendirilirken henüz niyetleri, ihtiyaçları ya da duyguları dikkate alınmaz. Özerk Ahlak ya da Karşılıklılık Ahlakı olarak değerlendirilen ahlakta doğru ya da yanlışa karar verilirken durumsal ve kişisel etkenler dikkate alınır. Bu ahlak orta çocukluk dönemine dek gelişmese de erken çocukluk dönemi sonlarındaki küçük çocukların da karşısındakilerin duygu ve ihtiyaçları ile eşlik geliştirdiği görülebilir.

Okul Öncesi Çocuk Kişilik Gelişimi ve Toplumsal Davranış gelişiminde ana-babayla, çocuklarla ve diğer insanlarla ilişki kurmayı öğrenir. Anababanın birer birey olarak kişilik özellikleriyle içiçe geçmiş biçimde de olsa aile biriminin yapısı, bir ailenin çocuk yetiştirme yaklaşımını belirler. Araştırmalar ana baba davranışının iki temel boyutunun varlığını destekler. Bunlardan birincisi olan kabul-ret boyutu sıcak (kabul edici ya da onaylayıcı) ya da düşmanca (reddedici ya da onaylamayan) ana-baba davranışları üzerine odaklanır. Sıcak bir ilişki çocukların sorumlu ve kendi kendini denetleyebilir bir kişilik geliştirmelerine yardım eder. Düşmanca ilişki ise saldırganlığı destekleme eğilimindedir. İkinci boyut olan denetim-özerklik ise ana-babaların davranış kurallarını yürütmede ne kadar kısıtlayıcı ya da izin verici oldukları üzerine odaklanır.

Sıkı denetim kullanan ana-babalar genelde iyi davranışlı ancak oldukça bağımlı çocuklar yetiştirirler. İzin verici ana-babalar sokulgan ve atılgan ama oldukça saldırgan çocuklara sahip olma eğilimindedirler. Pratikte güç olsa da ana babaların etkileşim içindeki bu iki boyutu dengeleyerek ideal davranışı geliştirebilecekleri düşünülebilir. Toplumsallaşmanın ve ana babayla ilişki kurmanın bir diğer boyutu disiplini içerir. Disiplinde 2 temel yaklaşım ele alınır. Birincisi olumsuz bir davranış olarak cezadır. Disiplin olarak ceza, anlık olumsuz davranışı durdurabilir ancak uzun dönemde etkisiz olabilir. Ayrıca ceza hoş görülmeyene işaret eder. Uygulamada kötü davranışı pekiştirir ve kaçınma davranışı geliştirir. Benlik kavramını olumsuz etkileyerek kötü örnek oluşturur. Bu nedenle disiplin olarak biçimlendirme, istenen davranışa yaklaşan tepkileri pekiştirmek ve ödüllendirmek anlamında çok daha etkindir. Kullanılan disiplin yaklaşımı kadar önemli olan bir diğer unsur disiplinde tutarlılıktır.

Bir gün tepki gösterilen bir davranışa ana babanın ruh durumuna göre ertesi gün kayıtsız kalması çocuğun öğrenmesine ket vurur; çocukta engellenme ve incinme duyguları yaratır. Ana-babanın aralarında ve davranışlarında tutarlı bir disiplin sergilemesi çocuklarının toplumsallaşma sürecine olumlu katkıda bulunur; kendine güvenli ve öz denetimi olan çocuklar yetiştirmelerine vesile olur. Erken çocukluk döneminin kuşkusuz vazgeçilmez uğraşı olarak OYUN, bir eğlence, toplumsallaşma, dünyayı keşfetme ve zihinsel gelişimi uyarma aracı olarak büyük önem ve yer taşır. Çocuklar oyunla dünyayı istedikleri gibi ele alma şansına sahiptirler. Oyun çocuğun etrafındaki dünyayı keşfetmesine ve özgün bireysel tepki ve tutumunu geliştirmesine olanak sağlar. Çocuklar oyunla gerçek yaşam tehliklerini deneylemeden farklı yaşamları ve toplumsal davranışları deneyebilirler. Oyunun bu dönem çocuklarında ebeveynleri tarafından her fırsatta teşvik edilmesi ve yer yer ebeveynlerin de oyunlara katılması tavsiye edilir.

 

Uzm. Psk. Aylin Özeren

www.sekoyapsikoloji.com