Sorunların Neresindeyiz?

“Bir anne ‘3 yaşındaki oğlum sürekli ablasını ısırıyor ve ne yaptıysam vazgeçiremedim. Artık sabrım kalmadı, ben de dayanamayıp bazen ona vuruyorum, ama ablasına ısırmaktan bir türlü vazgeçmiyor.’ diye dertlenip, sihirli bir formülle bu problemi çözmemi bekledi. Oysaki çözüm onun anlattığı hikayede gizliydi. Siz kendi problem çözme yöntemlerinizi değiştirin önce! şöyle bir durdu ve gitti…”

Bu ve bunun gibi olaylara günlük hayat içerisinde çok sık rastlamak mümkün. Özellikle sorun çözmek konusunda muhteşem formüllere ve elindeki sihirli değnekle bir anda yaşamınızı değiştirebilecek güce sahip olduğuna inanılan bir ruh sağlığı alanı çalışanıysanız böyle bir sorun(!) ile karşılaşmış olma ihtimaliniz çok daha yüksek. Aslında biz psikologların işi; çoğu zaman insanların sorunlarını çözmek gibi görünse de aslında kişilerin kendilerine ve yaşadıklarına dair yeni bir bakış açısı edinmeleri ve içgörü oluşturmaları adına onlara bir ayna gibi kendilerini yansıtmaktan başka bir değil.

Yukarıdaki olayı iyi analiz edip, sebep-sonuç ilişkilerini etraflıca değerlendirirsek, böyle bir olaya sebebiyet veren dinamikleri oldukça net bir şekilde görebiliriz.

  • Anne 3 yaşındaki oğlunun ablasını ısırmasını bir sorun olarak görmektedir.
  • Bu sorunun çözümü için düşündüğü olası çözümlerden biri ablasına ısıran oğluna vurmaktır.
  • Bu yöntem işe yaramadığı ve sorun olarak gördüğü davranış devam ettiği için bu konuda bir uzmandan yardım alarak sorunu çözebileceğine inanmaktadır.

Belli ki anne, kendi problem çözme yöntemi olan “fiziksel şiddet içeren tepkisel davranışlarda bulunma” durumunun 3 yaşındaki oğlu tarafından model alındığının çok da farkında değil. Dolayısıyla burada annenin tam da yapması gereken “Kendi problem çözme yöntemlerini değiştirmek!”

Aslında bu anne çocuğun hikayesi sadece bir örnek…Hayatımıza dönüp baktığımızda, şikayet ettiğimiz bir çok şeyi aslında bizler yaratıyoruz ve bu durumu değiştirecek kişinin kendimiz olduğu konusundaki realiteyi çoğu zaman ya çok geç fark ediyoruz ya da bizim yarattığımız sorunu çözebilecek ikinci bir kişiyi bekleyerek sorunun daha çok dibine batıyoruz…

Bir düşünce ekersin, bir eylem biçersin.
Bir eylem ekersin, alışkanlık biçersin.
Bir alışkanlık ekersin, bir karakter biçersin.
Bir karakter ekersin, kaderini biçersin.

Ferrari’sini Satan Bilge’den…

Psk. Hatice ATMACA